Deniz Özbey Akyüz 26 Kasım 1969
American Oil Company School-Tripoli/LİBYA
Connaught Primary School-Brighton/İngiltere
Summerhill High Scholl-Brighton/İngiltere
Ataköy Lisesi-İstanbul
Mimar Sinan Üniversitesi-Mimarlık Fakültesi/Mimarlık Bölümü(1987-93)
Klasik Bale eğitimi(1975-1985):özel okul-libya
özel okul-ingiltere
devlet diplomalı özel okul-istanbul
Bale eğitimim nedeniyle müziğe hep özel bir ilgim oldu.Ortaokuldan beri söz yazıp,orgumda bestelemek en büyük eğlencemdi.Mimarlık eğitimim sırasında kısa bir dönem bir kız punk grubuna amatörce solistlik yapmış ancak derslerimin ağırlığı sebebiyle bırakmıştım.1997 senesinde Tuğrul'un çalışmalarına katılmaya başladım.Dinlediğimiz türler ortak,müzik üretmek adına eğilimlerimiz aynı yönde ve biribirini tamamlayacak nitelikteydi.96,97 yılları arasında tamamen eğlenmek amaçlı çalışmalarla birikimlerimizi biraraya getirirken;ortaya çıkan müziğin tarzı,o yıllarda 'NR1 MÜZİK' şirketini kurmak üzere olan arkadaşımız Murat AKAD ve ortağı Ömer KARACAN ın dikkatini çekti ve onların teşviki ile ilk profesyönel çalışmamız olan “(Tamam)Sustum!”u gerçekleştirdik.
Deniz’in “(Tamam)Sustum!” hakkında düşünceleri:
İlk biraraya geldiğimizde ben grubun ana vokali değildim.Oluşturduktan sonra dinlemekten keyif alacağımız denemeler yaparak başladık.Tuğrul altyapı çalışıyor ve binlerce ses deniyor iken,ben mırıldanıyor,eski alışkanlığımla synthde melodiler arıyor,önceden yazılanları okuyor,kah ekliyor, kah çıkartıyor,kah yeni birşeyler karalıyordum..Beni dinliyorlar mıydı,bir grup var mıydı,yok muydu,varsa ben grupta mıydım?Bunları hiç hesaplanmadan yanlarında bulunuyor,çokta eğleniyordum ve sonuçta keyif duyarak söyleyebilirmki; “şimdi grup kuruldu,sen varsın,öbürü gitsin,herkez kendi partisyonunu çalışsın, sonra toparlayalım” tarzında asla olmadık.Bir vesile olur,bir iki nota ve bir satır sözle bir yerden girer,heyecana kapılır,tozu dumana katar,gülme krizlerine girer,kavga eder,ter içinde öbür ucundan çıkardık bir parçanın ve o parça tamamen müzikal rolleri birbirine karışmış üç kişinin ortak çalışması olurdu.
Bugüne kadar da bu üretim biçimimiz doğal olarak korundu.Bu yüzden de parçalarımızın altında söz: “şu”,beste:“bu” değil sadece “Vega” yazar.
Ama yolun bir yerinde yine Murat Akad’ın teşvikiyle ben ana vokali üstlenir oldum.Çok heves duyduğum halde bu bana ekstra bir kimlik ve sorumluluk vereceği için açıkçası korktum.Parçaları yapmak,yaparken mırıldanmak eğlenceli,ancak sonlanmış hallerine 'ses' vermek tamamen tecrübesiz oluşumu da göze alırsak ürkütücüydü.Murat; “(Tamam)Sustum!”a ilk yaptığım deneme kaydını tesadüfen(!) dinlemiş,ilginç bulmuş,muhakkak gerisini de getirirsin diyordu.Tuğrul 'unda desteği ile ilk ciddi vokal tecrübemi direk stüdyoda almış oldum. “(Tamam)Sustum!” albümü bana kendi ses rengimi,söyleyiş biçimimi tanıtırken,kendimi vokal olarak ne yönde geliştirmem gerektiğini gösteren ve bana daha iyisini yapabilmem için olumlu ve bilinçli bir hırs kazandıran büyük bir tecrübe oldu.“Tatlı Sert” e daha fazla sorumluluk duyarak ancak ne yapacağımı daha net görebildiğim için daha az endişelenerek başladığımı söyleyebilirim.
“Tatlı Sert” hakkında düşünceleri:
“(Tamam)Sustum!” un yayınlanmasının ardından ilk sahneye çıkışımızla birlikte çok çabuk hissettikki: şarkılar; karşımızda bizi seyredip dinleyen insanlara gönderdiğimiz açık birer mektuptu.Kendimize saklalamak istermiş gibi davranıp aslında paylaşmayı istediğimiz his,söz ve melodileri dinleyici o anda telaffuz eder hale geliyor, tepkileri,elektrikleri üzerimizde geziyordu ediyordu.
Biz “Tatlısert” in çalışmaları boyunca bu hissin pozitif anlamda tetikleyici etkisinden kurtulamadık sanıyorum.Her parça hazırlanırken sanki seyircide hep bizimle birlikteydi,izleniyor gibiydik.Dolayısıyla “(Tamam)Sustum!”un aksine dışarıya daha açık, hazırlıklı ve “dinleyecek olanla çoktan tanışıldı” havasında bir album oldu.
“Tatlı Sert” benim için keyif alarak vereceğim bir konserin albümüdür.
Albümler ile ilgili...
İlk albüm kullanılan altyapı teknikleri ve akor yapısı itibarıyla şimdiye kadar yapılan pop müzik oluşumlarının dışında tamamen özgün bir bakış ve sound anlayışına sahip..
Bestelerde kullanılan elektronik bazlı sesler ve enstrumanlar genel olarak ilk albümde daha karamsar ve melankolik bir tarzın oluşmasında rol oynadı.. akustik enstrumanlara pek fazla yer verilmedi.. gitar partisyonları sıcaklık vermekten daha çok, melankolik ruhu vermesi için bir efekt mantığıyla oluşturuldu.. vokal melodileri ise ironik olarak oldukça pop bir yapıya sahip, bazı parçalar hariç-“Tren” gibi.. Bu birleşim en neşeli parçalarda bile hüzünlü bir hava veriyor.. Tamamına bakıldığında kendi içinde bir bütünlüğü olan, ama aralarında tamamen birbirine zıt duyguları yansıtabilen bestelerin de yer aldığı bir albüm oldu.. Bestelerin oluşturulmasında gösterilen özen, kayıt ve mix aşamasında gösterilemedi.. Bunda zamanın kısıtlı olması ve tecrübesizliklerin de etkisi vardı..
İlk albümde bana en yakın parçalar “Vakit Varken”, “Birgün Mutlaka”, “Blöf” “Tamam Sustum” ve “Tren”..
İkinci albümde kayıt ve mix aşamalarında çok daha fazla özen gösterildi.. bestelerde ise daha sıcak ve daha pozitif bir yaklaşım söz konusu.. akustik gitarlara daha çok yer verilmesi, denge olarak akustik elemanların elektronik seslerin önünde yer alması, ve vokal melodilerinin de bunlara uyumlu olarak oluşturulması ile duygulara yakınlık sağlandı.. Kullanılan sert gitarlarla da ifadenin güçlenmesi sağlandı..düzenlemeler ilk albüme göre daha cesur, daha kişilikli, içten, ve bir tavır ifade eden şarkılardan oluşuyor.. Kendi kabuğundan çıkmış, hissettiklerini ve varlığını gösteren bir anlayışa sahip.. Albümdeki hüzünlü bestelerde bile pozitif bir yaklaşım var, örneğin “Bu Sabahların bir Anlamı Olmalı”.. Çoğu parça ise enerjik, sert ama melodik ve biraz da alaycı bir tavıra sahip; “Desem de İnanma” ve “Evet, Ne Var?” gibi..
Bu albümde bana en yakın parçalar “Normal mi sence”, “Desem de İnanma”, “Isınamazsın Ağlarken”, ve “Evet, Ne Var?”
TUĞRUL AKYÜZ 5 Mayıs 1969-İstanbul
Saint Joseph Fransız Erkek Lisesi (1980-1988)
İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği (1988-1992)
Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Mühendisliği masterı-3D Modelling, Image Processing (1992-1995)
Müziğe ilgim 10,11 yaşlarında babamın Rossini,Tchaykovski ve Bethoven plaklarında dinlediklerime ‘orkestra şefliği’ ‘ yapma özentisi ile başladı.
Müzik yapma isteği beni önce dinlediklerimi analiz etmeye, hissettiklerimi kendi ortamımda biraraya getirerek yeniden kendimce oluşturmaya yöneltti.Kolay algılayabildiğim,sevdiğim veya bana çok itici,tuhaf,zor veya şaşırtıcı gelen bir çok müzik türüne, yapılarını incelemeye olan merak nedeniyle önyargısız ve açık olabildim.
Benim için:
Rossini,Ttchaykowski ve Bethowen,Bach (başlangıç)
Yes, King Crimson (aksi istikamet)
Pat Metheny (duygu)
Depech Mode (ses fetişistliği)
The Cure (sıcaklık-dürüstlük-gitar) ve
Daft Punk (zeka ve cesaret) birer göz açılma noktalarıdır.
Aslında herhangi bir enstrüman tek başına benim için müziğin bütününden hiçbir zaman daha önemli hale gelmediyse de gitara olan ilgim özeldir.Üniversite yıllarında bilgisayarda müzik programları kullanmaya başladım.Birkaç değişik grupta gitarist olarak yer alıp,konserlere katılsam da bilgisayar ortamı bana işin bütününe tek başıma hakim olabilme vizyonunu verince kendi parçalarımı yapmaya başladım.1997 senesinde bizim kadar The Cure ve Depechemode saplantılı olabildiğini gördüğümüz ilk kız olan Deniz’in de katılımyla grup elektriği tamamlandı.Murat Akad(nr1) “size bir albüm yapalım”dedi.Ömer Karacan(nr1) da adımızı Vega koydu...
“Tamam (Sustum!)” hakkında Tuğrul :
İlk albüm;o güne kadar dinlediğimiz,sevdiğimiz herşeyin bizim üzerimizde yarattığı etkinin yansımasıdır.Ne elektronik,ne rock,ne poptur,ne de başka bir sınıfa girme çabası vardır.Üç kişinin hayatlarının 45 dakikalık ortak bir dışavurumudur.Çalışmalarımızı stüdyoda “olması gereken”e yakın hale getirme çabası parçaları ilk bestelendikleri hallerinden biraz uzaklaştırmış olsa da bu tabir ettiğim “ortak dışavurum”u yakalayabilme şansı herkeze,her gruba ilk albümlerinde rastlamayabilir.
“Tatlı Sert” hakkında:
Tatlı Sert bana kendimize ve çevremize karşı almak istediğimiz duruşu bilinçli olarak arayıp bulduğumuzu ifade ediyor..Bunun yanında bana;ne kadar titiz ve detaycı olduğumuzu ve bu özelliğimizi müzik yaratırken “duygu”yu kaybetmeden dengelemenin ne kadar zor olduğunu uzun yoldan gösterdi sayılır.Bizimler diye söylemiyorum ama özellikle ‘Zat-ı ali’, ‘Isınamazsın Ağlarken’ ve ‘Desem de inanma’ adlı parçalarımız bana yıllanarak tadı oturmuş birer şişe şarap gibi geliyor.
|